AĞIZ, DİŞ VE ÇENE CERRAHİSİ

Ağız boşluğu içinde yer alan yanak, damak, dil, dudak gibi yumuşak doku ve dişler, kemik gibi sert dokuları ilgilendiren her türlü rahatsızlığın teşhisini ve cerrahisini lokal anestezi, genel anestezi veya sedasyon anestezisi altında ameliyathane ortamında operasyonlar yaparak gerçekleştiren bir bölümdür.

Çalışma kapsamı içinde;

  • Dişlerin normal ve cerrahi çekimleri,
  • Gömülü diş çekimleri,
  • Çene eklemi hastalıklarının tedavileri 
  • Çenelerdeki kist ve tümörlerinin tanı ve tedavileri,
  • Protez öncesi cerrahi operasyonları,
  • Sinüs tabanı yükseltme işlemleri,
  • Kemik ogmentasyonları,
  • Travmatik diş ve destek doku yaralanmalarının tanısı, tedavisi ve uzun dönem takibi,
  • Çene kırıklarının konservatif ve cerrahi tedavileri,
  • Ortognatik cerrahi operasyonlar,
  • Dental ve zigomatik implant uygulamaları.
  • İlgili bölge üzerine konan tampon 30 dk. sıkıca ısırılmalı, tampon değiştirilmemeli ve daha sonra aksi söylenmedikçe tekrar tampon koyulmamalıdır.
  • Operasyonu takiben 2 saat bir şey yenilip içilmemeli (verilen ilaçlar hariç̧), 2 saatin bitimini takiben ilk gün sadece ılık ve yumuşak gıdalar tercih edilmeli (püre kıvamında). Çok sıcak, taneli, asitli, sert gıda tüketiminden uzak durulmalıdır.
  • İlk 24 saat alkol ve sigara tüketilmemeli. Sigara, operasyon bölgesinde oluşan pıhtının bozulmasına ve yara bölgesinin iltihaplanmasına neden olabilir.
  • Kanamanın 6 – 24 saat hafif bir sızıntı seklinde sürmesi normal kabul edilmektedir.  Ancak aşırı bir kanama varsa ya da belirtilen süre asılmışsa kanama bölgesine tampon koyun, ısırın ve doktorunuza başvurunuz.
  • Operasyonu takiben ağrı, yüzde şişlik, ciltte morarma, ağız açıklığında kısıtlılık gibi durumlar gözlenebilir. Bu durumlar ile karşılaşılması normaldir.
  • Olağan dışı bir durumda hekiminize danışmaktan çekinmeyin, kendiniz çözüm üretmeyin.

Çekim yapılan bölge üzerine yerleştirilen tampon kanamayı durdurmak içindir. Dolayısıyla yarım saat süreyle tamponun ısırılması gerekmektedir. Bunun yanı sıra 24 saat süreyle çok sıcak yiyecekleri, alkol-sigara ve asitli içeceklerin kullanılmamasına özen gösterilmelidir. Çekim sonrasındaki gece yüksekçe bir yastıkla yatılmalı ve kesinlikle ağrı kesici olarak aspirin ve benzeri ilaçlar kullanılmamalı, doktorun önerdiği ilaçlar kullanılmalıdır. Eğer cerrahi bir çekim veya zor bir çekim yapıldıysa, çekim yapılan bölgeye dışarıdan aralıklı olarak buz uygulanmalıdır. Buz doğrudan cilde uygulanmamalıdır.

Diş çekimi sonrasında yüksek ateş, durmayan kanama, kötü koku ve ağrılı kızarıklık ile şişkinlik şikâyetiniz varsa, diş çekiminden 4-5 gün geçmesine rağmen tükürükle karışan kan, şişlik ve ağız açmada zorlanma gibi şikâyetler halen devam ediyorsa, derhal doktorunuza başvurun.

Vücuttaki birçok rahatsızlığın başlangıç bulgularının ilk görüldüğü yerlerden biri ağız içidir. Dolayısıyla bu tip oluşumların takibi yapılmalı ve eğer ciddi bir rahatsızlık bulgusu varsa, gecikmeden tedavisine başlanmalıdır.

Günümüzde 20 yaş dişlerinin ağız boşluklarımızda rahatlıkla sürebilmesi için yeterli yer bulunmadığından birçok genç insanda bu dişler sorun teşkil etmektedir. Yer darlığı veya bu dişlerin yanlış konumlanmaları sürme problemleri, ağrı, enfeksiyon, ağızı tam açamama gibi fonksiyon kısıtlılıklarını da beraberinde getirmektedir.  Hatta ileri durumlarda ciddi çene kemiği apselerine de sebebiyet verebilmektedir. Ayrıca 20 yaş dişleri komşu olduğu dişin kökünü eritebilir ve geniş bir çene kemiği defektine yol açabilirler. Çene kemiğindeki konumundan dolayı bazen önünde bulunan azı dişlerine baskı uygulayarak ağrı ve ön dişlerde çapraşıklık sebebi olabilir.

Genel prensip olarak, sürme yönü farklı ve sıkışıklıktan dolayı ağız içine süremeyen, ağrı, enfeksiyon, fonksiyon kısıtlılığı yapan tüm 20 yaş dişleri cerrahi operasyonla alınması gerekir. Ağrı ve şişlik gibi hiçbir rahatsızlık olmasa bile bu dişler sürebilmek için hem önündeki dişin köküne zarar verebilirler hem de diğer dişleri sıkıştırarak çapraşıklığa ve bu çapraşıklığa bağlı olarak da çürük oluşumlarına sebep olabilirler. Bu gibi durumlarda 20 yaş dişlerine müdahale etmek gerekir.

Her gömülü 20 yaş dişinin çekilmesine ihtiyaç yoktur. Ancak kısmen sürmüş olan 20 yaş dişleri rahatça temizlenemedikleri durumlarda çürüyüp enfeksiyon ve ağrılara sebep olabilirler. Ayrıca tamamen kemik içinde kalıp süremeyen 20 yaş dişleri hemen yanlarında bulunan ikinci büyük azı dişinin köklerine yaslanarak o dişe zamanla zarar verebilmekte veya kimi zaman etraflarında kist oluşturabilmektedirler. Sonuç olarak; problem yaratan gömülü 20 yaş dişlerinin çekilmesi, problem yaratmayanlarında takip edilmesi gereklidir.

Lokal anestezi (bölgesel uyuşturma) altında geleneksel yöntemlerle cerrahi uygulamalar yapılabileceği gibi, sedasyon ve genel anestezi altında da yapılabilmektedir. Diş etrafındaki kemiği uzaklaştırmak için geleneksel yöntemler yerine sert doku lazeri (ER-YAG) de kullanılabilir ve şişlik-ağrı önemli oranında azalmakta ve doku iyileşmesi hızlanmaktadır. Ayrıca 20 yaş dişi çekiminden sonra düşük seviyeli lazer uygulaması ile iyileşme dönemi daha konforlu hale getirilebilmektedir.

20 yaş dişleri olmayan kişilerde de çapraşıklık görülmektedir. Çünkü tüm dişlerimizin hayat boyu öne doğru hareket etme eğilimi vardır. Eğer çenelerde yer darlığı mevcut ise 20 yaş dişleri sürmek isterken ön dişlerde çapraşıklıklar gözlemlenebilir. Ortodontik tedavi planlanmış veya ortodontik tedavisi bitmiş hastalarda ön bölge çapraşıklıklarından korunmak için diş hekiminizin gerekli gördüğü durumlarda bu dişlerin çekilmeleri gerekebilir.

Bazı hastalarda protez öncesi cerrahi bir müdahale yapmak gerekli olabilir. Özellikle uzun zaman önce dişlerini kaybetmiş veya ileri yaşlardaki hastalarda, ağızda protezin oturacağı kemik alan olmayabilir. Kimi zaman da eski protez ağızda vuruklara ya da birtakım doku düzensizliklerine sebep olabilir. Dolayısıyla bunlar düzeltilmeden sağlıklı bir ölçü alıp, uygun bir protez yapmak mümkün olmayacaktır.

Dişlerin kök uçlarında oluşan kistlerin tedavilerinde kanal tedavisi uzmanı ve çene cerrahisi işbirliği ile tedavi şartları değerlendirilir ve bu dişler çoğu zaman çekime gitmeden kurtarılabilirler. Bunun için bu tip dişlere öncelikle kanal tedavisi uygulanmakta, daha sonra da lokal anestezi altında kök ucuna yapılan cerrahi müdahaleyle problem ortadan kaldırılarak dişin uzun süre ağızda kalması sağlanmaktadır.